İyilerle kötülerin savaşının tam ortasına doğmuş bir bebeğim.
Bir yanda mutluluk, zafer vaadeden siyah bayraklı kara adamlar. Gel, diye fısıldıyorlar kulağıma, harcarız yoksa seni bu hayat savaşında. Aşk, sevgi, dostluk, hepsi yalan. Aldat, çal, kalp kır, savaşı kazan. Onlara doğru gidiyor adımlarım çarnaçar.
Diğer tarafta yara bere içinde yardım bekleyen cennetten düşmeler. Gitme, diyor biri, en çaresiz sesiyle. Gittiğin yol yol değil. Dünyanın sana ihtiyacı var düzeni değiştirmek için. Mor sokaklarda saklambaç oynasın çocuklar. Uçurtmalar uçuralım göğe doğru. Tanrı'nın terk ettiği gibi sen de terk etme bizi...
Ne gidebiliyorum, ne kalabiliyorum. Savaşabilecek kadar iyi, meydan okuyabilecek kadar kötü değilim. Yerimi yurdumu kaybettim. Mülteciyim. Kendini kaybetmiş bir casus. Elleri kirlenmiş bir iyi. Yüreği pak bir kötü.
Aniden kalkıyorum ayağa ve haykırıyorum hayata:
''Hadi! Vur bana.''
İki taraftan da gelen kurşun yağmurları. Önce kalbim deliniyor, sonra ellerim. Bir enkazdan başka bir şey değilim artık. İyi-kötü savaşında yenilen bir ceset.
Alev alıyorum... ve göğe yükseliyor küllerim, uçurtma misali..