Viva La Alegria

yavaş yürü, hayallerimin üzerine basıyorsun.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul

'Kırlarda ağaç tepelerini okşayan gizli bir meltem gibi esmeli, ancak bir kelebek gibi güçlü olmalı ve bir veronika çiçeği gibi zarif kalmalı...'

Pazartesi

doğarken ağladı insan



Zaman...

...uğruna gözyaşları dökülen ama hep orada duran, titanyum kıymetinde ama geri istendiğinde asla satın alınamayan.

Zahirî düşlerin peşinde bertaraf olurken, kapamaya çalışırken o çok siklediğimiz bokktan yaralarımızı, asla fark edemediğimiz bir yaşam sebebimizi kaybediyoruz. Başka 'anı'lara takılı kalırken, gözümüzün önünde duran o müthiş ilacı!

-mişli geçmiş zamanlarda kulaç atıyoruz. Çırpındıkça çırpınıyoruz geçmiş okyanusumuzda. Geride bırakamadığımız o hayaletler, sis oluyor önümüze, göremiyoruz zaman'ı. Gülüşlerimiz, dostluklarımız, karıncalanan parmaklarımızla uzaktan uzağa izlediğimiz bir adam, asla kurutmuyor müttthiş okyanusumuzu. Çakılı kalıyoruz. Kalıyoruz da kalıyoruz. (durumun özeti)

Früstre hayatlar yaşıyoruz. Hep kimsesiz, hep mutsuz ve hep yorgunuz. Peşinden koşup da tutup şu zamanı, ''Hey zaman! Bugün benimsin! Her zaman da benim olacaksın!'' diye haykırmıyoruz, oysa ki istediğimiz o harika hayatı gerçekleştirmek için bize sunulan bir Tanrı belki zaman. Mükemmel bir geri/sayım makinesi.

Henüz gençken, henüz kırışıklıklarla kaplanmamışken yüzünüz, vakit varken, avucunuzun içindeyken ve hızla ilerliyorken vakit, burada oturup ''perfect life''ınızın hayalini kurmayın. ONU YAŞAYIN! Çünkü

''Sabahleyin beni terk edecek, umutlarımın
Önceden uçup gittiği gibi
O,

zaman...''