Viva La Alegria

yavaş yürü, hayallerimin üzerine basıyorsun.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul

'Kırlarda ağaç tepelerini okşayan gizli bir meltem gibi esmeli, ancak bir kelebek gibi güçlü olmalı ve bir veronika çiçeği gibi zarif kalmalı...'

Çarşamba

sütü seven kamyoncu ben

Şu sıralar çok sıkılgan bi tavır takınmış durumdayım. Yapacak tonla işim ve çözecek yığınla sorum olmasına rağmen boşluk bulup sıkılmayı nasıl başardığımı cidden ben de bilmiyorum. Biyolojik eğlence saatlerim tamamen tepetaklak. Huzurla gezinebildiğim saatler 22-23 arası. Geriye kalan saatlerde okul-dershane-ev-testler-keman döngüsü içinde kendimi kaybetmişçesine salınıyorum ki bu pek de hayra alamet değil. Hayır günde 200 soruyu geçmiş de değilim, nereye gidiyo bu kadar saat aga?
Ankara'dan geldiğimden beri duygu yoğunluğum dibe vurmuş durumda. Tamamen dibe vurdu evet. Hiçbi şekilde bişi hissetmiyorum. Hatta sinirsel fonksiyonlarım yerinde mi diye üzerime sigara basıcam bu gidişle. Manik depresyonuma göre günlük acı ihtiyacımı karşılayamıyorum çünkü. Ek olarak kendime bakma faaliyetlerimi de kat-i suretle durdurmuş bulunmaktayım. Peelingler, pudralar, parfümlerim, göz kalemlerim, ojelerim, gıcır ayakkabılar.. hepsiyle aramızda aşılmaz duvarlar var şuan. Bi depreştim bi bişi oldum.

Ayrıca, sen nası bişisin ya Lena? Senin beni bu kilo ve boyla bunalıma sokmaya ne hakkın var? SENİN GİBİ GÖRÜNEBİLMEK İÇİN DAHA NE KADAR KİLO VERMEM GEREK? 48 kiloyum kemiklerim çatırdıyo otururken. İnsanlar bi gün yürürken düşücem diye korkuyo. Neden senin gibi olamadım hala neden ha nedeen?

Biri bana bütün bunları açıklasın.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Damlat mürekkebini kağıdıma sen de! Dinliyorum?

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa