Viva La Alegria

yavaş yürü, hayallerimin üzerine basıyorsun.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: Istanbul

'Kırlarda ağaç tepelerini okşayan gizli bir meltem gibi esmeli, ancak bir kelebek gibi güçlü olmalı ve bir veronika çiçeği gibi zarif kalmalı...'

Cumartesi

morning... grey.


Yağmurun sesine kulak ver ey naçar ruhum, o’dur derdine derman,
bu yalnızlıkta.
Cam kırıkları yutmak gibi aldanışların tadı. Karnına saplanır o buruk acı, asla bırakmaz yakanı. Aylar geçer hafifler sancın, bitmez. Hiç beklemediğin anda kazırlar yaranı. Kanar oluk oluk. Akar toprağa. Dinmez. 
Her terk edilişin ardına bir sükut-û hayal. Bir parçalanış. Uzayda kaybolmuş gibi devinim… Haykıramazsın, susamazsın. Düşersin, düşersin, düşersin. Sonu gelmez düşüşlerin, haykırışların. 
Küçücük hayatıma yüzlerce kalp kırıklıkları sığdırdım. Her yeni kırık daha büyük, daha keskin. Ama sen nereden bileceksin ki nasıl acıtır bu kırıklar ellerimi?
Seni hiç böylesi terk etmediler ki.

doğru söze ne denir?

m: irem
okadar igrencsin ki
yuzune bakinca esmeralda yerine notre dame in kamburu canlaniyo gozumde
tamam mi balim?

i: lskdjslkjd
sağol :D

Cuma

miss orangedream



Ankara’ya kar yağıyordu o zaman ve ben en çok seni seviyordum. Her şey sen'di biraz. Sus diyordum, adınla başlıyordum yürümeye, adın adın dolaşıyordum bembeyaz şehrimi.. Dedim ya, Ankara’ya kar yağıyordu; üşüyordum, önce sol yanım başlıyordu üşümeye, donuyordum. Ben sana mecburum, sen yoksun diye söylene söylene yürüyordum… Donuyordum, ‘tenim yokluğuna değince’. Üşüyordum, ‘içimi seninle ısıtıyordum’.

Çarşamba

sütü seven kamyoncu ben

Şu sıralar çok sıkılgan bi tavır takınmış durumdayım. Yapacak tonla işim ve çözecek yığınla sorum olmasına rağmen boşluk bulup sıkılmayı nasıl başardığımı cidden ben de bilmiyorum. Biyolojik eğlence saatlerim tamamen tepetaklak. Huzurla gezinebildiğim saatler 22-23 arası. Geriye kalan saatlerde okul-dershane-ev-testler-keman döngüsü içinde kendimi kaybetmişçesine salınıyorum ki bu pek de hayra alamet değil. Hayır günde 200 soruyu geçmiş de değilim, nereye gidiyo bu kadar saat aga?
Ankara'dan geldiğimden beri duygu yoğunluğum dibe vurmuş durumda. Tamamen dibe vurdu evet. Hiçbi şekilde bişi hissetmiyorum. Hatta sinirsel fonksiyonlarım yerinde mi diye üzerime sigara basıcam bu gidişle. Manik depresyonuma göre günlük acı ihtiyacımı karşılayamıyorum çünkü. Ek olarak kendime bakma faaliyetlerimi de kat-i suretle durdurmuş bulunmaktayım. Peelingler, pudralar, parfümlerim, göz kalemlerim, ojelerim, gıcır ayakkabılar.. hepsiyle aramızda aşılmaz duvarlar var şuan. Bi depreştim bi bişi oldum.

Ayrıca, sen nası bişisin ya Lena? Senin beni bu kilo ve boyla bunalıma sokmaya ne hakkın var? SENİN GİBİ GÖRÜNEBİLMEK İÇİN DAHA NE KADAR KİLO VERMEM GEREK? 48 kiloyum kemiklerim çatırdıyo otururken. İnsanlar bi gün yürürken düşücem diye korkuyo. Neden senin gibi olamadım hala neden ha nedeen?

Biri bana bütün bunları açıklasın.